Here Comes December ... and More Revelations





(EN) - Ahh, here comes December and with it comes more self-consciousness...

I got sick last week. It was probably a virus, causing me trouble for a little bit. Especially for the first two days, I was feeling pretty bad, also weak, and I was in bed, mostly sleeping. Then on the following days, I started getting better. But as my doctors advised me to take a good rest for a speedy recovery, I obeyed and stayed at home, mostly resting. Hence, I had too much time on my hands.

Guess what I did with this extra bit of time? Ha haa, yes, I did what I love most: read couple of articles, related to a project I'm building up. And of course, while I was searching for a reading material for the project I had in mind, I came across a couple of -not related but- great blog posts and one of them stayed in my mind longer than expected... and surprising as it may seem, yet it wasn't actually, with it came more awareness...

The article¹ was about how we miss what is. Yes, it's true that I was struggling with health problems then and I was already thinking how we don't pay much attention to our health unless we get sick. And I was sick. On top of it, I read this blog post which got me thinking more deeply...

As the author puts it, we live in a world that is constantly telling us all the endless ways we need to do, be, have, get, give, live more. In the process of trying to improve ourselves, we miss what is. What is is enough. What is is glorious. What is is what there is. Then, she asks why we don't spend a little time with it and in my opinion, she makes a very good point.

Really, why is what is almost always not enough? Please, give her a few more minutes and listen to what she says:

She says being alive is the only achievement that really matters. If you have doubts, ask anyone on their deathbed, she says. Then she asks one of the key questions: Are you doing a good job of being alive? Are you actually alive? Or present to what is: not bobbing about in the endless sea of what could be or digging around for what can't be found in the quagmire of what isn't.

Then the author asks if we're able to look around the room we're in and take it all in. Do we simply notice what we see? The lamp for its light, the ceiling for staying upright, the chair for holding you at the end of a long day, the table for supporting your nourishment. Or, your lungs for breathing, the air for being there, your eyes and your brain and your nervous system for being able to take it all in, your skin for being able to hold it all in. Any and all of it. The ugly bits, the painful bits, the joyous bits, the mind-blowing, awe-inspiring, life-altering bits. Do you notice them and thank them?

You're here, she adds. That is already so incredible and that is enough. Thank the here for being here and allowing you to be in it. Thank yourself for agreeing to keep showing up, to keep waking up, to keep trying.

Next, the author reminds us that the holiday season is upon us. The awkward family gatherings, the overcrowded malls. The magnifying glass of how and with whom you will or won't be spending the loaded days. Plenty of opportunities to abandon the moment, to abandon yourself. To escape into too many glasses of drinks, limitless ways to wish for it to be other than it is.

Or, or, she concludes, you can escape into the infinite sea of beauty that exists in what is. There resides gratitude for what you are being given, graciousness that is waiting to be called forth, the warmth that is the unfailing fire of your heart. Always burning, giving light, pumping blood, giving love. We all just want to give love. To be loved. But, she adds, there are plenty of things that get in the way of that simple mission. Yet, maybe, just maybe, this holiday season, even if just for a moment, we can remember that just being who we are, where we are, with whomever we are with, is an opportunity to give and receive love. Then, maybe just then, we can really be grateful for what is, for being a part of these bright and dazzling moments, on this dazzling planet, impossibly suspended in boundless space.

...

In short, this beautifully written piece comes from Bethany Toews and I loved it! Then, I couldn't help but share it with you...

As for me, this article is a great reminder... Oh, don't get me wrong; I'm usually aware of what is and I'm genuinely grateful for what is, no doubt. But, I'm also human after all and I admit that I'm distracted form time to time as well... Even so, there are also many things in life that it's as if they are there to remind me when needs be that what is is already great and it's already enough... Besides, being aware of what is and being grateful, along with the experiences in my life also taught me so well to celebrate life, not just on special days but whenever I can while I still can...

And last but not least, let's keep this quote² in mind: The more we praise and celebrate our lives, the more there is in life to celebrate ...

Happy Holidays, everyone!



Citation:
¹ The blog post What Is, is written by Bethany Toews on The Free People Blog (blog.freepeople.com) on Nov 23, 2017.
² Quote by Oprah Winfrey



(TR) - Ahh, işte Aralık geldi ve onunla birlikte biraz daha fazla bireysel farkındalık da geldi...

Geçen hafta hastalandım. Büyük ihtimalle, bana bir parça problem çıkaran bir virüstü. Özellikle de ilk iki gün, oldukça kötüydüm, aynı zamanda halsiz, ve çoğunlukla yatakta uyuyordum. Sonra takip eden günlerde iyileşmeye başladım. Ancak, hızlı bir iyileşme için doktorlarımın iyice dinlenmemi tavsiye etmesi üzerine ben de söz dinledim ve evde dinlendim. Dolayısıyla, elimde fazlasıyla zamanım oldu.

Tahmin edin bakalım, bu fazladan zamanda ben ne yaptim? Ha haa, evet, en çok sevdiğim şeyi yaptım: oluşturduğum bir proje ile ilgili bir kaç makale okudum. Ve tabii ki, aklımdaki proje için okunacak materyaller ararken, bir sürü de -alakası olmayan ama- harika blog yazılarına rastladım ve bir tanesi tahminimden daha uzun süre aklımda kaldı... ve şaşırtıcı görünse de, ki aslında değil, beraberinde de daha fazla farkındalık geldi.

Makale¹ sahip olduğumuz kadarını aslında nasıl da gözden kaçırdığımızla ilgiliydi. Evet, doğrudur, o sırada ben sağlık problemiyle uğraşıyordum ve zaten hasta olmadan nasıl da sağlığımıza dikkat etmediğimizi düşünüyordum. Ve hastaydım. Üstüne üslük, bu blog yazısını okumuştum, ki o da beni daha derin düşünmeye yönlendirdi...

Yazarın da söylediği gibi bizler, daha fazla yapmamızı, olmamızı, sahip olmamızı, almamızı, vermemizi, yaşamamızı sürekli bize dikte eden bir dünyada yaşıyoruz. Kendimizi geliştirmeye çabalarken de, sahip olduğumuz kadarını gözden kaçırıyoruz. Sahip olduğumuz kadarı yeterli. Sahip olduğumuz kadarı fevkalade. Sahip olduğumuz kadarı, zaten orada var olan. Sonra yazar, bununla neden biraz zaman geçirmediğimizi soruyor ve kanımca çok iyi bir noktaya da değiniyor.

Gerçekten, neden sahip olduğumuz kadarı hemen hemen hiç bir zaman yeterli değil? Lütfen, yazara bir kaç dakika daha verin ve ne dediğini bir dinleyin:

Diyor ki, yaşamak gerçekten önemli olan tek kazanımdır. Eğer şüpheniz varsa, ölüm yatağında olanlara sorun, diyor yazar. Sonra da kilit sorulardan birini soruyor: yaşamak adına iyi bir iş çıkarıyor musunuz? Hakikaten hayat dolu musunuz? Veya sahip olduğunuz kadarında gerçekten mevcut musunuz: ne olabilirdi sorusunun engin denizinde batıp çıkmadan ya da olmayanların batağında bulunamayacak olanları bulmak için eşeleyip durmadan.

Sonra yazar, içinde bulunduğumuz odada etrafa bakıp, herşeyi dikkate alabiliyor muyuz, diye soruyor. Gördüğümüzü gerçekten fark edebiliyor muyuz? Verdiği ışık için lambayı, üzerimizde duran tavanı, uzun bir günün sonunda bizi taşıyan iskemleyi, beslenmemize destek veren masayı. Veya nefes almanız için ciğerlerinizi, odada hava olmasını, bütün her şeye dikkatle bakmamızı sağlayan gözlerimizi, beynimizi, sinir sistemimizi, bizi tek vücut tutan derimizi. Herhangi birini ya da her şeyi. Çirkin parçaları, acıtan parçaları, mutlu eden parçaları, akıllara durgunluk veren, muazzam, hayat değiştiren parçaları. Fark ediyor ve teşekkür ediyor musunuz?

Buradasınız, diye ekliyor yazar. Bu zaten şahane bir şey ve yeterli. Halihazırda olana, burda olduğu ve sizin bunun içinde olmanıza izin verdiği için teşekkür edin. Her gün çıkagelmeyi kabul ettiğiniz, uyanmaya ve çabalamaya devam ettiğiniz için kendinize teşekkür edin.

Sonra yazar, yılbaşı tatilinin geldiğini hatırlatıyor. Anlaşılması karmaşık, tuhaf aile toplantılarını, tıklım tıklım dolu alışveriş merkezlerini. Bu yoğun günleri nasıl ve kiminle geçireceğinizi veya geçirmeyeceğinizi mercek altına alışınızı. An'ı ya da kendinizi yüzüstü bırakmak için karşınıza çıkacak sürüyle fırsatı. Kadeh kadeh içkiye kaçışınızı, bundan -sahip olduğunuzdan- daha farklı olmasını dilemenin sınırsız yolunu.

Ya da, ya da, sahip olduğunuz kadarının tükenmez hoşluk denizine kaçabilirsiniz, diye sonuca bağlıyor yazar. Orada -sahip olduğunuz kadarında- size verilene şükran duymak barınır, orada ortaya çıkarılmayı bekleyen iyi niyetlilik vardır, kalbinizdeki bitmez-tükenmez ateşin sıcaklığı barınır. Hep yanan, ışık veren, kanınızı hareketlendiren, size sevgi veren. Hepimiz sevgi vermek isteriz. Sevilmek de. Ancak, diye ekliyor, bu en sade görevi engelleyen pek çok şey de vardır. Yine de, belki de, sadece belki de bu tatil zamanında, bir an'lığına da olsa, bulunduğumuz yerde her kiminle isek onunla birlikte kendimiz olmayı hatırlayabilmek, bizim için sevgiyi vermek ve almak için bir fırsat olabilir. O zaman, belki de sadece o zaman, sonsuz bir uzayda, bu göz alıcı gezegende, bu aydınlık ve göz alıcı anların bir parçası olduğumuz için sahip olduğumuz kadarına gerçekten ama gerçekten şükredebiliriz.

...

Uzun sözün kısası, bu gayet hoş yazı Bethany Toews'dan geliyor ve ben çok bayıldım! Sonra da sizinle paylaşmaktan kendimi alıkoyamadım...

Bana gelince, bu yazı harika bir hatırlatma... Oh, yanlış anlamayın; Genelde sahip olduğum kadarının farkındayım ve buna hakiki şekilde minnettarım, şüphesiz. Ancak, en nihayetinde ben de bir insanım ve itiraf etmeliyim ki benim de zaman zaman dikkatim dağılıyor... Buna rağmen, hayatta aynı zamanda bir çok şey de var ki, sanki bana gerektiğinde, sahip olduğum kadarının zaten harika ve yeterli olduğunu hatırlatmak için oradalar... Ayrıca, hayatımdaki deneyimlerimle birlikte sahip olduğum kadarının farkında olmak ve buna şükretmek bana, sadece özel günlerde değil, her bulduğum fırsatta, hala yapabiliyorken hayatı kutlamayı da gayet güzel öğretti...

Ve son ama bir o kadar da önemli, şu deyişi² de aklımızda tutalım: Hayatlarımıza daha çok şükredip onu kutladıkça, hayatın içinde de kutlanacak daha çok şey oluyor ...


Herkese mutlu tatiller!



Alıntı:
¹ What is blog yazısı, The Free People Blog (blog.freepeople.com) da 23 Kasım, 2017 de Bethany Toews tarafından yazılmış.
² Oprah Winfrey'den bir alıntı.




Comments

Popular posts from this blog

Never Thought About It Before, But ... Could someone please explain to me WHY?

Do You Know What's The Most Vicious Cycle We Can Easily be Trapped into?